Demir, periyodik cetvelde "Fe" sembolü ile temsil edilen kimyasal bir elementtir. Bu element, dünyada sıkça rastlanan metaller arasında yer alır. Yüksek mukavemeti, iletkenliği ve dökülebilirliği sayesinde çok sayıda endüstriyel uygulamada tercih edilen bir malzeme haline gelmiştir. Doğada genellikle oksitler, sülfürler ve karbonatlar şeklindeki minerallerin içinde bulunur. Hematit ve manyetit, demirin en yaygın mineral formudur. Bu mineral formu, çeşitli işlemlerle saf demir haline getirilip kullanılır. Hem tarih öncesi hem de modern çağda, demirin sağladığı avantajlar sayesinde birçok teknolojik ilerleme ve yapısal gelişme kaydedilmiştir.
Demir, evrenin oluşumundan milyarlarca yıl sonra, büyük yıldızların çekirdeklerinde gerçekleşen nükleer füzyon reaksiyonları sonucu oluştu. Yıldızlar, ömürlerinin son evrelerine geldiğinde, hidrojen ve helyum gibi hafif elementlerin birleşerek daha ağır elementleri oluşturduğu yoğun basınç ve sıcaklık koşullarına sahip olur. Bu aşırı koşullar altında, demir gibi daha ağır elementlerin nükleer füzyonu gerçekleşir. Ancak demir, yıldızların çekirdeğinde füzyon için enerji üretmediği bir noktaya gelene kadar oluşur. Bu aşamadan sonra, yıldız enerji üretemez ve gravitasyonun etkisiyle çöker. Sonuç olarak, süpernova patlamaları gerçekleşir. Bu patlamalar sırasında, demir dahil birçok element uzaya saçılır. Bu saçılan elementler zamanla yeni yıldızlar, gezegenler ve diğer gök cisimlerinin oluşumuna katkıda bulunur. Dünya da bu elementlerin bir araya gelmesiyle oluşmuş bir gezegendir ve bu nedenle demir, Dünya'nın bileşenlerinden biridir.
Demirin ana hammadde kaynağı, doğada bulunan demir mineralleridir. Bu mineraller, demirin doğal hallerini temsil eder ve çeşitli bileşenlere sahiptir. Hematit (Fe2O3) ve manyetit (Fe3O4) bu mineraller arasında en yaygın olanlarıdır. Bunun yanı sıra, limonit (FeO(OH)·nH2O) ve siderit (FeCO3) gibi diğer demir taşıyan mineraller de önemlidir.
Bu mineraller, madencilik faaliyetleri ile yer kabuğundan çıkarılır. Elde edilen ham madde, ardından metalurjik işlemlere tabi tutularak saflaştırılır ve demir elementi elde edilir. Bu süreçlerde, demir minerali öğütülür, yoğunlaştırılır, farklı sıcaklık ve kimyasal işlemlerle işlenir, böylece saf demir metali ve demir alaşımları elde edilir.
Demirin keşfi ve kullanımı, tarih öncesi dönemlere kadar uzanmaktadır. İlk demir nesnelerin çoğunun meteorik demirden yapıldığına inanılmaktadır, yani bu demir, gökyüzünden düşen meteordan elde edilmiştir. Bu tür demir, doğada saf bir metal olarak bulunduğundan işlenmesi daha kolaydı.
Ancak, demirin yer kabuğundan çıkarılıp işlenmesi, yani demir madenciliği ve metalürjisinin başlangıcı, M.Ö. 3000 yıllarına, eski uygarlıkların başlangıcına denk gelmektedir. Mezopotamya, Mısır ve Hindistan gibi bölgelerde, demir madenciliği ve işlenmesi hakkında erken kanıtlar bulunmuştur.
M.Ö. 1200 yıllarına gelindiğinde, demir işleme teknikleri önemli ölçüde gelişti ve Demir Çağı olarak bilinen dönem başlamış oldu. Bu dönemde, demir silahlar, aletler ve yapı malzemeleri üretiminde önemli bir malzeme haline geldi. Özellikle Hatti, Hitit ve Asur gibi eski uygarlıklar demirin üretiminde ve kullanımında öne çıkmıştır. Bu gelişmeler, demirin diğer metallerden daha üstün özelliklere sahip olduğunun fark edilmesiyle hız kazandı. Bu dönem, bronzun demirle yer değiştirdiği ve demirin tarihsel olarak önemli bir metal haline geldiği zaman olarak bilinir.
Demir, doğada saf metal halinde nadiren bulunur. Bunun yerine, genellikle çeşitli mineral bileşikleri şeklinde yer kabuğunda mevcuttur.
En yaygın ve ekonomik olarak önemli demir mineralleri oksitlerdir. Bunların başında hematit (Fe2O3) ve manyetit (Fe3O4) gelir. Hematit, kırmızımsı kahverengi ila siyah renkte bir mineraldir ve çoğu demir madenciliği bu mineralden elde edilir. Manyetit ise siyah, manyetik bir mineraldir ve bazı bölgelerde demir üretiminin ana kaynağıdır.
Bunun yanında, demir sülfitler arasında pirit (FeS2) ve pirotin (Fe1-xS) bulunur. Pirit, genellikle "aptalın altını" olarak bilinen sarı renkte bir mineraldir ve demir üretiminde kullanılmazken, pirotin bazı bölgelerde demir üretimi için bir kaynak olarak hizmet eder.
Demir ayrıca siderit (FeCO3) adlı karbonat minerali formunda da bulunur. Siderit genellikle kahverengi ile yeşilimsi gri renkte bulunur.
Silikat formunda demir, genellikle olivin ve garnet gibi magmatik ve metamorfik kayaçlarda bulunan minerallerin bir bileşeni olarak bulunur.
Bu mineraller, yer kabuğundaki demirin çeşitli formasyon ve yataklarında bulunabilir. Demir madenciliği, bu minerallerin ekonomik olarak işlenebilir konsantrasyonlarda bulunduğu bölgelerde gerçekleşir. Bu mineral yatakları, genellikle eski deniz tabanları veya magmatik faaliyetlerle ilişkilidir.
Demir, parlak bir metalik parlaklığa sahip gümüş gri renkte bir metaldir. Sert ve tok bir madde olup, belirli sıcaklık ve koşullarda dövülebilir ve genişletebilir. Demir, mükemmel bir iletkenlik özelliğine sahiptir, bu da elektrik ve ısıyı iyi ilettiği anlamına gelir. Özellikle belirli sıcaklıklarda demirin manyetik özellik gösterdiği bilinir. Demirin yoğunluğu, yaklaşık 7,87 g/cm³'tür, bu da onu yer kabuğunda bulunan en yoğun elementlerden biri yapar. Kimyasal olarak, demir hava ve nem ile reaksiyona girerek oksitlenir, bu da zamanla yüzeyinde pas oluşumuna neden olabilir.
Demirin mukavemeti, dayanıklılığı ve işlenebilirliği, onu birçok endüstriyel uygulama için ideal bir malzeme yapar. İnşaat sektöründe, demir çubuklar, kirişler ve diğer yapısal bileşenlerin üretiminde kullanılır. Bu, binaların, köprülerin ve barajların inşasında kritik bir rol oynar. Otomotiv endüstrisinde, demir, motor bileşenleri, şasi ve karoser parçaları üretimi için esastır. Raylı taşımacılıkta, demir, tren rayları, lokomotifler ve vagonlar için temel bir malzemedir. Bunun dışında, tarım ekipmanları, gemi yapımı, makine üretimi ve birçok diğer alanda demir kullanılır. Ayrıca, demir, çeşitli metal alaşımlarının, özellikle çeliğin üretiminde ana bileşen olarak kullanılır. Çelik, demirin mukavemetini artırarak ve paslanmaya karşı daha dayanıklı hale getirerek, onun kullanım alanlarını daha da genişletir.
Demir, metalik elementler arasında oldukça yüksek bir erime sıcaklığına sahiptir. Bu, demirin yapısal uygulamalarda tercih edilmesinin nedenlerinden biridir, zira bu özellik demirin yüksek sıcaklıklara dayanıklı olmasını sağlar. Saf demirin erime noktası 1538°C olarak bilinir. Bu sıcaklıkta, katı formundaki demir sıvı hale geçer. Bu özellik, demiri döküm ve şekil verme işlemleri için uygun kılar. Erime sıcaklığı, demirin alaşımlarının ve bileşiklerinin üretiminde de kritik bir rol oynar, çünkü bu sıcaklıkta demir, diğer elementlerle kolayca birleşebilir.
Demir, doğada atom olarak var olan bir elementtir ve bu bağlamda bir "ömre" sahip değildir. Ancak, demirin kullanıldığı ürünler ve yapılar için ömür kavramı geçerlidir. Demir, oksijen ve suyla reaksiyona girerek oksitlenir. Bu oksitlenme sonucunda demir üzerinde kırmızımsı kahverengi bir pas tabakası oluşur. Bu paslaşma, demirin yapısal mukavemetini zayıflatabilir ve zamanla demirin bozulmasına neden olabilir.
Demirin paslanma hızı, birçok faktöre bağlıdır. Bu faktörler arasında hava koşulları, demirin maruz kaldığı nem miktarı, hava kirliliği ve demirin temas ettiği diğer maddeler bulunmaktadır. Örneğin, tuzlu suya yakın bölgelerde demirin paslanma hızı, iç bölgelere göre daha hızlıdır. Benzer şekilde, asidik ortamlarda demir daha hızlı oksitlenir.
Demirin ömrünü uzatmak için çeşitli koruma yöntemleri kullanılır. Bu yöntemler arasında boya kaplamaları, galvanizleme ve paslanmaz çelik üretimi bulunmaktadır. Bu tedbirler, demirin oksijen ve suyla doğrudan temasını engelleyerek oksitlenmeyi yavaşlatır.
Demirin ömrü, kullanıldığı ortama, uygulandığı koruma yöntemlerine ve maruz kaldığı çevresel koşullara bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ancak, uygun koruyucu önlemlerle, demirden yapılmış ürünlerin ve yapıların ömrü yüzlerce yıl sürebilir.
Demir, mükemmel mekanik özellikleri ve işlenebilirliği sayesinde birçok uygulamada tercih edilen bir malzemedir. Demirden yapılan bazı temel ürünler ve yapılar:
Demir, ayrıca çeşitli alaşımların üretiminde de ana bileşen olarak rol alır. Çelik, demirin en bilinen alaşımıdır ve demirin mukavemetini artırarak ve korozif özelliklerini azaltarak kullanım alanlarını genişletir.
Dünyada, demirin çıkarıldığı yerler arasında Avustralya, Brezilya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler öne çıkar. Türkiye'de ise Sivas, Malatya ve Erzincan başta olmak üzere birçok bölgede demir madenciliği yapılmaktadır.